T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AYDIN / NAZİLLİ - Asımın Nesli Anadolu İmam Hatip Lisesi

MEHMET AKİF ERSOY OKUMALARI

Mehmet Akif Okuma Kitapları:

 1) Safahat

 2) 41 Dize 41 Yorum (M. Fatih Andı & Hasan Akay)

 3) İslam Şairi İstiklal Şairi (D. Mehmet Doğan)

 4) Babam Mehmet Akif (Yusuf Turan Günaydın & Emin Akif Ersoy)

 5) Mehmet Akif ve Mısır Hayatı (M. Ertuğrul Düzdağ)

 6) Firaklı Nameler (Ömer Hakan Özalp)

 7) Mehmet Akif (Ahmet Kabaklı)

 8) Mehmet Akif (Nurettin Topçu)

 9) Mehmet Akif (Sezai Karakoç)

10) Mehmet Akif (Mithat Cemal Kuntay)

11) Üç İstanbul (Mithat Cemal Kuntay)

12) Milli Mücadelede Mehmet Akif (Tahsin Yıldırım)

 04-06-2017

Mehmet Akif Ersoy

1873 yılında İstanbul´da doğdu. İlköğrenimine Fatih´te Emir Buharî mahalle mektebinde başladı. Maarif Nezareti´ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi´ni bitirdi. Bunun yanı sıra Arapça ve İslami bilgiler alanında babası tarafından yetiştirildi. Rüştiye´de ´hürriyetçi´ öğretmenlerinden etkilendi. Türkçe, Arapça, Farsça, ve Fransızca bilgisiyle çevresindekilerin dikkati çekti. Mekteb-i Mülkiye´nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı.

Babasının ölümü ve evlerinin yanması üzerine, mezunlarına memuriyet verilen bir yüksek okul seçmek zorunda kaldı. 1889´da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi´ni 1893´te birincilikle bitirdi. Ziraat Nezareti emrinde yirmi yıl görev yaptı. Memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan´da köylülerle yakın ilişkiler kurdu. İlk şiirlerini Resimli Gazete´de yayınladı. 1906´da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907´de Çiftçilik Makinist Mektebi´nde hocalık yaptı. 1908´de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi.

İlk şiirlerinin yayınlanmasını izleyen on yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı. 1908´de II.Meşrutiyet´in ilanıyla birlikte Eşref Edip´in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı. 1913´te Mısır´a iki aylık bir gezi yaptı. Dönüşte Medine´ye uğradı. Aynı yılın sonlarında Umur-u Baytariye müdür muaviniyken memuriyetten istifa etti. Bununla birlikte Halkalı Ziraat Mektebi´nde kitabet ve Darülfunun’da edebiyat dersleri vermeye devam etti.

Teşkilat-ı Mahsusa ve Milli Mücadele’de

İttihat ve Terakki Cemiyeti´ne girdi. Ancak cemiyetin bütün emirlerine değil, sadece olumlu bulduğu emirlerine uyacağına dair and içti. Birinci Dünya Savaşı sırasında istihbat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin´e gönderildi. Burada Almanlar´ın eline esir düşen Müslümanlar için kurulan kampta incelemeler yaptı. Çanakkale Savaşı´nın akışını Berlin´e ulaşan haberlerden izledi. Batı’nın gelişme düzeyi onu derinden etkiledi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa´nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid´e ve savaşın son yılında Lübnan´a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül -Hikmetül İslâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu´da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir´de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920´de Dâr-ül Hikmet´deki görevinden alındı. İstanbul Hükümeti Anadolu´daki direnişçileri yasa dışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu´da yayınlanmaya başladı. Mehmet Akif bu vilayette Milli Mücadele hareketine katkısını hızlandıran çalışmalarını sürdürdü. Nasrullah Camii´nde verdiği hutbelerden biri Diyarbakır´da çoğaltılarak bütün ülkeye dağıtıldı. Burdur milletvekili sıfatıyla TBMM´ye girdi.

İstiklal Marşı:

Meclis, İstiklal Marşı güftesi için yarışma açtı. Yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamadı. Maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921 tarihinde İstiklal Marşı´nı yazdı. 12 Mart 1921´de birinci TBMM tarafından kabul edildi.

Mısır’a Gidiş:

Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır´da yaşamaya başladı. Daha sonra sürekli olarak Mısır´da yaşamaya karar verdi. 1926´dan başlayarak Camiü´l-Mısriyye´de Türk Dili ve Edebiyatı müderrisliği yaptı. Bu gönüllü sürgün hayatı sırasında siroz hastalığına yakalandı. Hava değişimi için 1935 yılında Lübnan´a, 1936 yılında Antakya´ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteğiyle Türkiye´ye döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul´da vefat etti.

Dil Anlayışı:

Konuşma diline yaslandığı için kolayca yazılıvermiş izlenimi veren şiirleri biçime ilişkin titiz bir tutumun örnekleridir. Hem aruzdan doğan bağların üstesinden gelmiş, hem de şiirin bütününü kapsayan bir iç musiki düzenini gözetmiştir. Dilde sadeleştirmeden yana olan tutumunu her şiirinde ortaya koymuştur. Dilin tabii yapısını bozmadan şiirimizin gelişmesini sağladı. Aruz veznini yumuşattı. Bu aynı zamanda Türkçe´nin şiir söylemedeki imkanlarının ne ölçüde geniş olduğunu göstermesi demektir. Dilin toplumsal işlevini öne çıkardı. Üslupta özgünlük ve kişiselliğe ulaştı.

Eserleri:

Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın Sesleri, Fatih Kürsüsünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler.

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 31.05.2017 - Güncelleme: 04.06.2017 07:42 - Görüntülenme: 2573
  Beğen | 0  kişi beğendi